Sevmeyen var mıdır bilmem ama hepimiz en azından çocukken yemeye bayılır, bayramları beklerdik çikolata için. Çikolata ile ilgili filmler yapıldı, binlerce reklam filmleri çekildi ve artık kursları verilmeye başlandı. O kadar çok tüketiliyor ve seviliyor ki , rengi, markası, şekli hiç önemli değil. Bundan beş yıl kadar önce ilk kez gittiğim çikolata kursunda o kadar eğlenmiştim ve hoş vakit geçirmiştim ki, bize bir süpriz kurs hediye edildiğinde heyecanım daha da artmıştı. Evet bu kurs, çok sevdiğim dostlarımla bana hediye edilmişti. İşin daha da güzel yanı bunu bir evlat taaa Amerika'dan Türkiye'deki annesine doğum günü olarak düşünüyor ve sadece annesine değil annesinin sevdiği arkadaşlarına da hediye ediyor. Evet biz grup olarak gittik sevgili Rengin'in bu güzel süprizine ve hepimiz Rengin'in ne kadar hayırlı ve düşünceli bir evlat olduğunu konuştuk gün boyunca. Hani yetiştir, büyüt, okut gitsin dünyanın bir ucuna, ama evlat yine evlat işte; biricik annesini oralardan düşünüyor.
Hepimiz Chef's İstanbul'un İstiklal caddesindeki mekanında toplandık ve sevgili avukatımız doğumgünü çocuğu Jülide Abla'mızı beklemeye başladık. Onun haberi yoktu bizim orada olduğumuzdan, aslında o da nereye geldiğini bilmiyordu ama tabi avukat ya deşe deşe süprizi, bir sonuçlar çkarmış olmalı ki öyle çok şaşırmış gibi olmadı bizi karşısında görünce. Ama asıl süprizler şimdi başlıyordu...
Fındıklı, likörlü, hindistan cevizli, acıbademli çikolatalarımızı yaparken bir yandan da fırında pişmiş dışı şekerli fındıklarımızı yemeyi ihmal etmiyorduk. Önümüzde eriyen kuvertürleri kaşla göz arası yalamak ise ayrı bir zevkti doğrusu. Şefimiz Mustafa Kara'nın bize verdiği bilgiler doğrultusunda hepimiz çok güzel çikolatalar hazırlamış hatta bunları paket yapıp eve bile getirmek üzere yola çıkmıştık. yağmurlu bir İstanbul gününde böylesine tatlı bir gün ne iyi geldi hepimize, tekrar tekrar teşekkürler sevgili Rengin.
No comments:
Post a Comment