Henüz gitmediğim ama gezi programımda ilk sıradaki yerlerin başında geliyor Mardin. Doğasıyla, tarihiyle görmeyi istediğim bir yer olmakla beraber mutfağını da çok merak ederim yıllardır. Mardin mutafığında -yörede yetişen baharatların çeşitliliği sayesinde - etlerin çok leziz olduğunu duyarım hep. Mardin'e henüz gidemedik ama Mardin hemen yanıbaşımıza geldi dersem yalan olmaz. Tabi ki koca konak gelmedi ama konağın yemekleri hemen Suadiye ile Bostancı arasındaki sahil yolunda Geleneksel Mardin Mutfağı olarak Cercis Murat Konağında İstanbullularla buluşmaya başladı. Restorana girer girmez özel bir ilgiyle karşılanıyorsunuz, çalışanları son derece güleryüzlü ve misafirperver. Özel olarak hazırladıkları kırmızı şarap harika ama bir hayli genişçe gümüş bir tasta geliyor. Ama tadına doyum olmuyor, benim favorim meşhur meze tepsileri oldu. Gümüş kepçeler içinde tam 10 çeşit meze akşam yemeği için ideal, ortadaki özel yoğurt da kaymağı oluyor yemeğin. Yanına bir de nar salatası isteyince of of of.....Mezelerin adı çok değişik; davut çelebi (bulgur köftesi), muhammara, manş fasulyesi, kurutulmuş domates, taş kırma zeytin, küflü yoğurt, tebbel (tahinli patlıcan), frig salatası, sebzeli patlıcan ve humus. Bunların hepsinin tadına bakarken doyuyorsunuz zaten. Özel ikram kurabiyeleri ve gül lokumlarından sonra, elinizi yıkamanız için size gümüş maşrapadan su döküyorlar ve ardından da bembeyaz el bezleri. Tam bir müşteri bilinci ile hareket eden Cercis Murat'da çocuklar için oyun salonu da mevcut.
No comments:
Post a Comment