Friday, January 16, 2009

AŞURE GÜNÜ

Geleneksel tatlımız aşure en sonunda bizim evimizde de pişti bugün. Yıllardır annem pişirir konu komşuya dağıtırdı ama benim nedense nasıl yapıldığı hiç ilgi alanıma girmemişti. Mutfağa çok meraklı olmama rağmen herhalde sadece aşureyi yemek kısmıyla ilgilenmişim....Amma velakinnnn "kızı olan aşure yapmalı" lafını duyunca sordum soruşturdum galiba biraz da canım aşure pişirmek istedi ve bugün daha doğrusu dün akşam başladım işe. Kızı olan niye aşure yapmalı sorusuna gelince; bir rivayet eskiden aşure pişince evin genç kızı dağıtırmış ki, bu evde gelinlik kız var mesajı verirmiş hane sahibi. Bir diğer rivayet eve bolluk getirsin diye imiş. Ama hakikaten de aşure o kadar bereketli bir tatlı ki, pişirirken anlıyorsunuz.

Akşamdan buğday, nohut ve fasulyeleri ıslatıyorsunuz o yüzden biraz hazırlaması zaman gerekiyor.


Aşurenin hikayesi de çok hoş: Nuhun gemisi, tufan sona erip, karaya oturduğunda, gemidekiler şükretmek için bir kutlama yapmak istemişler. Fakat geminin yiyecek ambarları neredeyse boşalmak üzereymiş ve bunun üzerine gemidekiler yiyecek ne bulurlarsa bir araya getirerek bir çorba pişirmişler ve aşure ortaya çıkmış.


Sabah olunca ilk işim sırasıyla fasulye ve nohutu haşlamak oldu. Canım düdüklü tencerem, iyi ki varmış vallahi. Yoksa akşama kadar değil yarına ancak pişerdi benim aşurem. Onlar haşlanırken bir yandan da ıslattığım buğdayları pişirmeye başladım. Tencerem pek hoştu doğrusu, bu tencere bu aralar elden ele evden eve geziyor, kimlere konuk olup aşureler kaynattı bir bilseniz.



Aşureliklerimin başında fasulye, nohut gelse de içine koymak için kabuksuz fıstık, fındık, portakal kabuğu rendesi, kuru üzüm, incir, kayısı, üstü için de nar, ceviz, tarçın ve toz antep fıstığı mutfakta hazırdı. Onlara bakmak bile keyif verdi bana. Buğdaylar haşlanınca (ki yiyince anladım biraz daha pişebilirmiş? tozşeker, fasulye ve nohutu koydum bir taşım kaynatıp ardından kuru üzüm, portakal rendesi, fıstık, fındık, kuru incir, kuru kayısıları ekledim. Bir taşım kaynatıp aşureyi kaplara boşalttım. Annemden hatırladığım aşure dağıttığı kapları bir daha geri alamama sorunu yaşardı hep. Bu nedenle ben kimseye dert olmasın diye, hazır dağıtma kaplarına koydum aşuremi. En zevkli kısmı ise üstünü süslemekti. Bir ara kendimi aşureleri seyrederken buldum. Hele bunu ben yaptım diye etrafa dağıtmak yok mu, beni çok mutlu etti.


Beni dışarıdan modern, rahat, ev işleriyle ilgisi olmayan biri olarak görür çoğu beni tanımayan insan. Hele işim gereği çok dışarıda ve sosyal olmam nedeniyle de bu imaj kuvvetleniyor belki ama elimde aşure kapı kapı gezince işte beni tanımayanların yüzündeki ifadeyi görmek çok hoş doğrusu.

Her geleneği, her adeti zamanında, yeri gelince yapmak hoşuma gidiyor, kızımda da aşurenin nohutlarının kabuklarını ayıklarken gördüğüm heves, onun da benim yolumda gittiğini hissettirdi bana.

No comments: