Wednesday, September 14, 2005

ÇAY SAATİ


Ben küçükken annem çalıştığı için en çok arkadaşlarımın anneleriyle gittiği misafirlikler ve oralardaki beş çaylarına özenirdim. Onlar hep bir komşuda toplanır, anneler içeride otururken çocuklar oynar sonra da çaylar içilir, pastalar, börekler yenirdi. Hem anneleri yanlarında, hem arkadaşlarıyla beraberler hem de güzel şeyler yiyorlar derdim hep, içim giderdi. O yüzden de bir dönem bana "büyüyünce ne olacaksın" diye sorduklarında "ev hanımı" derdim.
Şimdi çalışıyorum ama beş çaylarını da zaman zaman vakit bulduğumda sevdiklerimle paylaşıyorum.
Bugün de o günlerden biriydi... Almanyadan gelen Ünzile Teyzemin de burada olmasını fırsat bilip, bugün işi astım ve hep beraber benim en küçücük Güler Teyzem' in evinde toplandık. Duru, Kıymet, ben, annem, en büyük teyzem Yüksel, Ünzile Teyzem ve Durunun babaannesi Vici (asıl adı Vicdan). Aslında uzun zamandır Güler Teyzeme gitmek istiyordum Duruyla; BUBU yani onların kedisini tanıştırmak için. Malum benimki kedi hastası, çöplerin dibinden ayrılmıyor kedileri görünce. Bari biraz daha hijyenik olsun dedik ve bugün gittik Bubu yu sevmeye...Ama Bubu Durudan çok korktu hep kaçtı, zavallı Duru hayal kırıklığına uğradı...
Ama biz Durunun aksine çok mutluyduk, çünkü teyzem öyle bir sofra donatmıştı ki; neler yoktu....İşte yukarıda....
Gerçekten yemeklerin yanında bir de insan sevdikleriyle olunca çayın da tadı başka oluyor dolmanın da....Sohbet, dedikodu, eğlence .... vakit nasıl geçti anlamadık. Tabi biz: Kıymet, Duru ve ben arabayla eve gelirken ayrıca dedikodularımızı yapıp yine eğlendik...Menüde mi neler vardı, işte liste:
* Zeytinyağlı yaprak ve lahana dolma
* Patates salatası
* Makarna salatası
* Su böreği
* Simit
* Mercimek köftesi
* Browni
* Mücver
ve tabi ki sınırsız mutluluk ve çayyyyyy.....

No comments: