Thursday, February 02, 2012

Yaz tatili kış tatili

Ne kadar sabırsızlıkla beklenir koskoca yaz tatili...Bir an önce gelse de yazlığa, köye, memlekete, deniz kenarına gidilse, şöyle hiçbir şey düşünmeden, tasasız gamsız günler geçse...Her çocuğun hayali hatta her yetişkinin tek motivasyon kaynağıdır o güzelim tatiller. Bir de kısacık sömestre tatili vardır canım ülkemde. Şubat tatili olarak adlandırılsa da artık pek şubatta değil ocakta çıkılan o kısacık tatil. Genelde şehir içinde, sinema tiyatro gösterileri, arkadaş toplantıları ve uzun sabah kahvaltıları ile geçen bu tatil bazen de kar ile birleşir ve kartopu, kardan adam, eve kapanma hikayeleri ile son bulur.

Biz iki yıldır kızımla sömestre tatilinin ilk haftası kayak tatili yapıyoruz. O da ben de iki senedir kayıyoruz ve kendimizi geliştirmek adına bu kısa tatili kaçırmıyoruz. Her yıl gittiğimiz yaz ve deniz tatilinden çok farklı ama bu tatil. Bazen çileden çıkacak kadar yorulduğum kış tatili ile yaz tatilinin farklarını benden duymak ister misiniz,

*Yazın valiziniz bir bilemediniz iki olur ve genelde ikisi de küçük boydur. Çünkü kıyafetler incedir. Mayo, bikini, güneş gözlüğü fazla yer tutmaz. Elbise, şort, pareo gibi giysiler tiril tiril olur ve hiç yer tutmaz. Kış tatilinde en büyük boy valizlerden üç tane gerekir. Kayak kıyafetleri, içlikler, atkı, bere, kask, eldiven, kar maskesi, kar gözlükleri...Tabi iki kişiyseniz hepsinden en az iki çift...kaybolma riski çok yüksek bu arada. Bunlar sadece kayak için..Ayrıca giyilecekler de ikiye ayrılır..Sıcak olan kış otellerinde içeride giymek için ince kıyafetler, dışarı çıkıp yürümek istediğinizde giyeceğiniz kazaklar, pantalonlar..E mutlaka akşam havuza girmek isteyen çocuğunuz için mayo, bone, gözlük, havlu...

*Sahile inerken yanınıza bir çanta alır içine yedek mayo, gözlük, kitap, su, havlu, güneş kremi alırsınız ve her daim yanınızda olur bunlar. Çocuğunuz için de ayrıca bir çanta hazırlar kova, kürek, barbie bebekler, kitap alırsınız. Kayağa çıkarken öyle mi? Önce odada montunuz, bereniz, atkınız hariç giyinirsiniz ve çocuğunuzu giydirirsiniz. Montlarınızı giyerseniz kurdeşen dökeceğinizden emin olun, çünkü burası bir kış oteli ve her daim hamam gibidir. Kayak odasına inip diğer tüm kıyafetlerinizi tam takım giyer, aykkabılarınızı çıkarır, önce kendi kayak botlarınızı giyer zorla parmaklarınız uyuşana kadar kilitler sonra çocuğunuzun kayak ayakkabılarını giydirir ve ter içinde kalırsınız. Çocuğunuzun kaskını giydirir bir köşeye oturtur kayak takımlarınızı alırsınız. 4 kayak, 2 baton (çocuğunuz size acır bari batonlarımı taşıyayım der) ile terden yapış yapış olarak ayağınızda kilonuzun yarısı kadar botlarla zar zor kapıyı açar ayaza çıkarsınız. Bu arada kayaklar, batonlar düşmediyse şanslısınız.

*Denize girmek için sıra beklemezsiniz, canınız istediği anda buz gibi sulara atlarsınız. Ama kayak için sıranızı beklemek zorundasınız: telesiyej sırası.

*Denize girerken kart okutmanız gerekmez, kayak yaparken ski-pass denilen kartınız yoksa koca bir hiçsiniz.

*Tuvalet ihtiyacınız olduğunda yaz tatilinde hemen en yakın wc kabinine gidersiniz, hatta tuvaleti gelen çocuğunuzsa....Ama kayak sırasında tuvaletiniz geldiyse vay halinize. O kayakları çıkarmak, emanete vermek, o devasa botlarla en yakın tuvalete çıkmak – ki her zaman üst katlardadır bu tuvaletler- salopetlerinizi indirmek, soğukta oturmak...

*Denize girdikten sonra duş alıp odanıza rahat rahat çıkarsınız, kayak bitince bu kadar kolay değil. Önce çocuğunuzun sonra kendinizin kayakları epey bir sıra bekledikten sonra emanete verilir. Kasaya kapattığınız botlarınız alınır, kayak botları yerine konur. Terlemiş olan ve anında soyunan çocuğunuzun kaskı, eldivenleri, montu bir elinizde, sizin kıyafetleriniz diğer elinizde yorgunluktan ölmüş bir şekilde odaya çıkarsınız. Amaaaa tüm bu zorluklara rağmen;
Bembeyaz karların arasından kuğular gibi süzülerek inmek, özgürlüğün alasını yaşayıp uçuyor hissine kapılmak, yeni yağan kara ilk adımı atmak, sessiz sedasız ilerleyen bir koltukta hafif bir müzik eşliğinde bembeyaz ağaçların kah üstünden kah yanından geçmek, zirvede bu koltuktan inip dev bir şöminenin önünde sahlep içmek , sabah uyanıp da camı açtığınızda uçsuz bucaksız bir pamuk tarlası görmek, lapa lapa yağan kar altında yürüyüş yapmak ve hiç üşümemek...


KIŞ TATİLİ HERŞEYE DEĞER...

1 comment:

Anonymous said...

Bence de kis tatili herseye deger Banucum. Biz bu yil erken bitirdik kis tatilini cocuklar dort gozle bekliyorlar bir sonrakini:) Aylin x