Kucağıma aldığım anda herşey değişti, hayat o an başladı ve o an işte anne olmak bu dedim...Her gün farklı her gün değişik her gün yeni bir gün ama herşey onlarla güzel. Benim kızım ve annemin kızı ben. Anne-kız olmak. Bundan güzeli var mı? Benim de annemle hikayem böyle başlamıştı 32 yıl evvel şimdi böyle devam ediyor.
Aşağıdaki yazı Cosmopolitan dergisinden. Benim çok hoşuma gitti.
* Defalarca, sabaha kadar ateşten yanan çocuğunun alnını silerek "Bir şey yok, annen burada canım" diyenlerin,
* Doğurduğu çocuğunu bir daha hiç göremeyenlerin ve o çocuklardan birini evlat edinip kalbinin en kıymetli yerine yerleştirerek annelik görevini üstlenenlerin,
* Her sabah ağlayan çocuğuyla okula gidenlerin ve çalıştığı için çocuğu okula gitmeden evden çıkmak zorunda olanların,
* Toplumda boynu bükük dolaşan katil, hırsız ve diğer suçluların annelerinin,
* Kendisi hapiste olanların,
* Okuldaki müsamere için kostümler diken, kurabiyeler pişiren, akşam üzeri kahvaltısı ile çocuğunu bekleyenlerin (ve de bekleyemeyenlerin ve dikemeyenlerin)
* Düğme dikmekten aciz olsa da, oğlunun okul cekedinin üçüncü düğmesini, bir ve iki arasında, ilik olmayan bir yerlere dikenlerin,
* Sağlık sorunları ile doğan çocuklarına hem bakıp hem koruyanların,
* Çocuğu için işini bırakıp kendini ona adayanların ve çocuğu daha iyi imkanlara sahip olsun diye durmadan çalışanların,
* Her gece defalarca masal okuyanların,
* Gecenin ikisinde hiçbir neden olmadan yatağından fırlayarak bebeğinin nefesini kontrol edenlerin,
* Her gün yer silerek, tuvalaet temizleyerek çocuğunun doktor olduğu günü hayal edenlerin,
* Verilen tüm imkanlara rağmen okumayan veçalışmayan çocukları olanların,
* Çocuğu ilk kez yalnız okula giderken içi yanarak gülümseyenlerin,
* 14 yaşındaki çocukları burnunu deldirdiğinde, kapıları çarpıp odalarından çıkmadığında, bebekleri sürekli ağladığında, sadece dudaklarını ısırmakla yetinenlerin,
* Kendi çocuklarının evde olduğunu bilmelerine rağmen, alışveriş merkezinde her bir çocuk "Anne" diye seslendiğinde dönüp bakanların,
* Doğum yaptığı günden beri manikür-pedikür yüzü görmeyenlerin, manikür-pedikür yüzünden çocuğunu görmeyenlerin,
* Doğum gününde çocuğunun mezarına oyuncak ayı götürmekle yetinmek zorunda kalanların,
* İşe ceketinin omzunda beyaz kusmuk lekeleri, darmadağınık saçlar ve mor halkalı gözlerle gidenlerin,
* Çocuğuna ulaşamayan, onunla kopmuş olanların,
* Çocuğu yatılı okula gittiği için komşularının "Ben kıyamam valla!" demesine katlananların,
* Televizyonda ya da bir haberde herhangi tanımadığı bir çocuk ile ilgili acıklı bir haber gördüğünde yaptığı işi bırakıp koşarak eve giden ve kendi çocuklarına sarılma gereği duyanların,
* Oğullarına yemek yapmayı, kızlarına araba tamir etmeyi öğretenlerin,
* Oyuncak reyonundan geçerken krize giren çocuğunun yerden kalkıp ağlamayı kesmesini bekleyenlerin,
* Yeni bebeklerinin uykusuz geceleri ve bez değiştirmeleriyle başa çıkmaya uğraşan genç annelerinin ve çocuklarının serbest kalma zamanı geldiğinde inanmakta zorlanan olgun annelerin
HEPSİNİN ANNELER GÜNÜ KUTLU OLSUN.
* Doğurduğu çocuğunu bir daha hiç göremeyenlerin ve o çocuklardan birini evlat edinip kalbinin en kıymetli yerine yerleştirerek annelik görevini üstlenenlerin,
* Her sabah ağlayan çocuğuyla okula gidenlerin ve çalıştığı için çocuğu okula gitmeden evden çıkmak zorunda olanların,
* Toplumda boynu bükük dolaşan katil, hırsız ve diğer suçluların annelerinin,
* Kendisi hapiste olanların,
* Okuldaki müsamere için kostümler diken, kurabiyeler pişiren, akşam üzeri kahvaltısı ile çocuğunu bekleyenlerin (ve de bekleyemeyenlerin ve dikemeyenlerin)
* Düğme dikmekten aciz olsa da, oğlunun okul cekedinin üçüncü düğmesini, bir ve iki arasında, ilik olmayan bir yerlere dikenlerin,
* Sağlık sorunları ile doğan çocuklarına hem bakıp hem koruyanların,
* Çocuğu için işini bırakıp kendini ona adayanların ve çocuğu daha iyi imkanlara sahip olsun diye durmadan çalışanların,
* Her gece defalarca masal okuyanların,
* Gecenin ikisinde hiçbir neden olmadan yatağından fırlayarak bebeğinin nefesini kontrol edenlerin,
* Her gün yer silerek, tuvalaet temizleyerek çocuğunun doktor olduğu günü hayal edenlerin,
* Verilen tüm imkanlara rağmen okumayan veçalışmayan çocukları olanların,
* Çocuğu ilk kez yalnız okula giderken içi yanarak gülümseyenlerin,
* 14 yaşındaki çocukları burnunu deldirdiğinde, kapıları çarpıp odalarından çıkmadığında, bebekleri sürekli ağladığında, sadece dudaklarını ısırmakla yetinenlerin,
* Kendi çocuklarının evde olduğunu bilmelerine rağmen, alışveriş merkezinde her bir çocuk "Anne" diye seslendiğinde dönüp bakanların,
* Doğum yaptığı günden beri manikür-pedikür yüzü görmeyenlerin, manikür-pedikür yüzünden çocuğunu görmeyenlerin,
* Doğum gününde çocuğunun mezarına oyuncak ayı götürmekle yetinmek zorunda kalanların,
* İşe ceketinin omzunda beyaz kusmuk lekeleri, darmadağınık saçlar ve mor halkalı gözlerle gidenlerin,
* Çocuğuna ulaşamayan, onunla kopmuş olanların,
* Çocuğu yatılı okula gittiği için komşularının "Ben kıyamam valla!" demesine katlananların,
* Televizyonda ya da bir haberde herhangi tanımadığı bir çocuk ile ilgili acıklı bir haber gördüğünde yaptığı işi bırakıp koşarak eve giden ve kendi çocuklarına sarılma gereği duyanların,
* Oğullarına yemek yapmayı, kızlarına araba tamir etmeyi öğretenlerin,
* Oyuncak reyonundan geçerken krize giren çocuğunun yerden kalkıp ağlamayı kesmesini bekleyenlerin,
* Yeni bebeklerinin uykusuz geceleri ve bez değiştirmeleriyle başa çıkmaya uğraşan genç annelerinin ve çocuklarının serbest kalma zamanı geldiğinde inanmakta zorlanan olgun annelerin
HEPSİNİN ANNELER GÜNÜ KUTLU OLSUN.
No comments:
Post a Comment