Monday, December 07, 2009

HERPES ZOSTER

Uzun bir ara verdiğimin farkındayım yazılarıma, son yazdıklarıma da bakınca aslında biraz biraz çağırmışım stresi, sıkıntıyı ve sonunda da zonayı. Evet bana herbes zoster teşhisi kondu yani halk tabiriyle "zona" ya da "kuşak hastalığı" veya "gece yanığı". Son zamanlarda dedim ya biraz fazla takmışım galiba herşeyi. Zona olduğumu duyan herkes, "ne oldu neye üzüldün bu kadar" deyip durdu. Mümkün mü üzülmemek, stressiz yaşamak dünyada? Tabi öyle hop diye üzülüp hop diye olmuyor hiçbirşey. Anlar, saniyeler, günler, aylar belki yıllarla çıkıyor arazlar insan vücudunda. Sonra bir anda, vücudunuzun direncinin en az olduğu noktada yakalıyor hastalıklar sizi, bedeninizi. İşte benimki de öyle birşey.

Niye ben, niye zona geldi beni buldu diye önce kendime soruyordum ama sonra bunu sorgulamanın ne bana ne zonama faydası olduğunu düşünüp biraz daha bilimsel verilere baktım ve su çiçeği geçiren herkesin zona hastalığına yakalanabileceğini gördüm. Çünkü bu iki hastalığa sebep olan virüs aynı. Bu virüs insan vücuduna ilk girişinde su çiçeği hastalığına sebep oluyor. Su çiçeği geçiren kişilerdeki virüs sinir hücrelerinin köklerinde yerleşiyor ve uzun yıllar hiçbir belirti ve rahatsızlık yapmadan sinir köklerinde kalabiliyor. Uygun ortam bulduğunda virüs aktive olarak zona hastalığını yapıyor.

Temel olarak virüsün aktive olmasında etkili olan sebep vücut direncinin azalması. Direncin azalması ile virüs bulunduğu yerde üremeye, sinir kökünden sinirlerin dallarına doğru yayılmaya başlıyor ve deriye kadar ulaşarak belirtileri oluşturuyor. Direnç düşmesinde stres, aşırı yorgunluk, üzüntü, vücuttaki yaralanmalar en sık görülen sebeplermiş. Eh her ne kadar dostlarım bana "ne güzel yaşıyor gidiyorsun, stresin yok, derdin yok, sen kendini çok dinliyorsun" deseler de işte hayat öyle değil demek ki.

Zonanın belirtilerine gelince,benim sırtımda bir ağrı ile başladı. Vücudumun o bölgesinde iğnelenme, kızarıklık ve sonrasında kabarcıklar meydana geldi. Tabi bazılarında bu kabarcıklar su toplama haline gelebiliyormuş ki ben de olmadı. Şu an için bir haftam doldu ve artık kaşıntılar başladı, bu da zonanın yavaş yavaş beni terk ettiğinin göstergesi sanırım.

Zona geçince ne olacak, artık hiç stres yapmayacak mıyım, üzülmeyecek miyim tabi ki hayır. Eğer inzivaya çekilip, bu dünyadan elinizi ayağınızı çekmeden yaşamaya devam ederseniz bunlardan ayrı kalmanız da mümkün değil. Ama bunları yönetebilmek gerekli, yani bu stres dozunu dengede tutmak. Zaten hayatta hiçbirşeye stres yapmayan insanların ben biraz duyarsız, gamsız olduğunu düşünürüm. Stres olacak ki hareket olsun, kendini yenileme olsun ama işte artık bu stresin hayatımı yönetmesine izin vermeyeceğim galiba. En başta da benim stres düzeyimi gereksiz yükselten kişileri hayatımdan yavaş yavaş çıkarmam gerek diye düşünüyorum artık. Eh onlar olmasa hayatımdan çok şey de gitmez herhalde. Başarırsam yazarım yine, başaramazsam zaten yine zona olmuşumdur kesin.

3 comments:

Gokyuzu99 said...

BU resim ne kuzen?

Anonymous said...

Cok gecmis olsun.
Sevgiler.

Banu'nun Dünyası said...

işte öyle bir resim bilmem.....