Yapilacak o kadar cok sey var ki burada hangisini hangi gun yapacagimizi sasirdik. Geldigimiz ilk gunler tatil oldugu icin butun aile program yapabildik ama hafta ici olunca herkes arabasina binip isine gidince biz de kendimize bir araba kiraladik ve iste maceramiz basladi. Duru, Erkan ve ben ilk defa yalniz kaldik ve bu da yetmezmis gibi arabamizla Vancouver`a dogru yola ciktik. Yabanci bir ulkede hic bilmedigimiz yollarda ve de kaldigimiz yere 1 saat uzaklikta buyuk sehre gidiyorduk... Benim elimde harita bir yandan cevreyi gormeye calisiyor bir yandan da yol buluyordum. Tabi Duru`nun da sikildim nagmeleri hic durmuyordu bu arada. Yolumuzun ustunde kocaman bir cocuk parki gorunce once onun gonlunu yapalim dedik ve bu devasa parkta kendimizi bulduk. Gercekten de Duru bayagi keyif aldi buradan ve ciktigimizda Istanbul`dan cok alisik oldugu marka Toy`s R`Us i gorunce sevincten cildirdi. Gel de girme oyuncakciya. Gezmek guzel de daha anayola cikip asil hedefimiz Vancouver`a gidecektik daha. Anayola cikmak sandigimizdan zor olsa da iste yola ciktik. Yol boyunca yesillikler, kar kapli daglar artik klasik bir manzaraydi. Anayoldan cikip bizi Vancouver`in merkezine baglayan bir caddeye girdik ki tam bir kabus cadde. Hasting adi verilen bu cadde gibisini ben bugune kadar hicbir ulkede gormedim. Evsizlerin, hapcilarin, alkoliklerin bulundugu bu caddede arabada olsa bile insan tedirgin oluyor. Degisik kiyafetli, envayi cesit suratli yuzlerce evsiz cadde boyunca dizilmislerdi. Bambaska bir Vancouver vardi karsimizda. Caddeyi ilerledikce manzara guzellesti ve iste yolun sonunda Kanada`nin ikinci buyuk parki Stanley Park. Gercekten de devasa bir park ve sehrin en guzel yerinde. Once parkin icindeki Fish House`da Kanada`nin unlu somon baliklarindan yiyerek gezimize basladik. Gercekten de zoru basarmistik ve cok guzel bir bicimde yolu bulmustuk Erkan`la. Baliklarimizi yemyesil bahcede yedik ve parkin icindeki unlu akvaryumu gezmekle ise basladik. Tabi benim hayvansever kizim buradaki baliklara, yunuslara, su samurlarina bayildi. Akvaryumda degisik deniz hayvanlarini gorme firsatimiz oldu. Park o kadar buyuktu ki saatler yetmeyecekti yuruyerek gezmemize. Biz de fayton turu aldik ve degisik milletlerden insanlarla tum parki keyifle gezdik. Gercek totemlerin oldugu bolgede faytondan inip fotograf cekmeyi de ihmal etmedik tabi.
Gezi bittiginde biz de yorgunluktan bitmistik. Ilk kez yalniz seyahat ettigimiz icin fazla gec kalmamak icin yola koyulduk. Gunes batmak uzereydi ve biz yolda hafif bir muzikle kucuk Abbostford`a dogru ilerliyorduk...
No comments:
Post a Comment