Sunday, May 27, 2007

KANADA GUNLERI

Iste gittik gidecegiz derken Kanada`da daha da dogrusu Vancouver`da bir haftamiz bitti bile. Teyzemlere olan ozlemimiz bitecek derken her gecen gun daha da artiyor bir hafta sonra yeniden ayrilacagimizi dusunerek. Gercekten kuzenlerime, enisteme, teyzeme doymak mumkun degil. O kadar guzel vakit gecirtiyorlar ki bize. Bir haftadir en guzel yerlerde geziyor en mutlu anlarimizi yasiyoruz onlarla. Yasadiklari yer Vancouver`a 1 saat uzaklikta Abbostford adli bir kucuk sehir. Gercekten minicik, yemyesil tek katli ve bahceli evlerin oldugu sakin bir kasabaya benziyor daha cok. Buraya geldigimiz ilk ginden beri cok fazla gezme imkani bulduk, Turkiye`ye donunce detayli yazacagim ama ilk geldigimiz gunun ertesi gunu gittigimiz ve bir gece de kaldigimiz Victoria sehri gercekten aklimda en cok kalan yerlerden biri oldu. Vancouver adasinda bulunan bu ufak sehirde bir suru guzellik bir arada bulunuyor. Buraya bir feribotla gectik. Pasifik okyanusunda gemiyle gezecegim hic aklimdan gecmezdi. BC Ferries denilen ve bizim Bandirma-Yenikapi feribotlarina cok benzeyen bu gemiyle yaklasik 1,5 saatlik yolculuktan sonra adaya geldik ve biraz daha yol kat edip Victoria sehrine ulastik. Havanin yagmurlu olmasi bizim gezmemizi kesinlikle engellemedi ve unlu The Empress otelin onunden gecerek ilk olarak Royal BC muzesini gezdik. Ertesi gunun Vicoria sehrinin tarihi gunu olmasi sebebiyle her yer cok kalabalikti ve biz muzeye girebilmek icin neredeyse 1 saat sira bekledik. Muzede ozellikle Titanik gemisinin ozel esyalarinin sergilendigi bolum benim cok ilgimi cekti fakat Duru surekli hayvanlarin maketlerinin oldugu yerlerde dolasmak istedigi icin cok fazla detayli gezme firsatimiz olmadi ROYAL BC Muzesini. Buradan cikip hukumet binasinin onundeki torenleri izledik tabi izlerken de nerde bizim Mehter Takimi demekten kendimizi alamadik. Victoria tam bir deniz sehri. Marinasi, genis ve kalabalik caddeleri, Cin mahallesi ile Avrupa sehirlerine cok benziyordu. Yemeklerimizi yiyip kalacagimiz otele kendimizi atmamizla uyumamiz bir oldu ve uyuyus o uyuyus... Sabaha kadar....





Sabah kapali ama yagmursuz bir hava bizi bekliyordu. Butchart Gardens`a dogru yola ciktik. Aman allahim burayi anlatmak icin kelimeler yetersiz kalir. Cennet dedikleri bu olsa gerek. Bir doga harikasi. Bu kadar cicegi bu kadar yesili bir arada gormedim ve gorecegimi de zannetmiyorum. Su an web sitesini sadece yazmakla yetiniyorum cunku programda bir aksama var ama bu siteye girmenizi siddetle oneririm. www.butchartgardens.com




Butchart gercekten de gorebilecimiz en guzel bahceydi. Binlerce cicek, binlerce yesil bitki, dogal goletler....Buradan cikip 5 km. uzaklikta Butterfly Gardens denilen kelebekler bahcesine gittik ki, burada da yururken uzerinize konan rengarenk kelebeklerle kendinizi cennetin bir kosesinde zannedersiniz. www.butterflygardens.com







Aksam olmak uzereydi biz de donus yoluna koyulmustuk artik. Son duragimiz Royal Roads universitesinin de icinde bulundugu Hatley Park oldu. Burada yemyesil otlarla kaplanmis Hatley Kalesi gercekten de gorulmeye degerdi. Bahcesi, Pasifik kiyisinda olusu, kalesi bu parka ayri bir ozellik katmisti.







Iste daha ikinci gunden yaptiklarimiz, gorduklerimiz. Hangisini yazacagim hangisini anlatacagim bilmiyorum. Ama tek bildigim su an ailecek guzel bir ruyadayiz.

No comments: