Monday, June 05, 2006

BAĞIMLI ÇOCUK

---------------------
Her bebek anneye ya da anne yerine geçen birine bağımlı doğar. Bu bağımlılık, kendi işini yapamayacak durumda olmasından kaynaklanır. Karnını doyuracak, altını temizleyecek, üstünü giydirecek birilerine ihtiyacı vardır. Eğer biri bunları yerine getirmezse, elinden gelen tek şey ağlamaktır. Bu tam bir bağımlı olma durumudur. Ağlamanın dilinden anlayamayan birilerine bağımlı ise, bağımlılığın çaresizliğini daha doğar doğmaz anlar. Bazen de bağımlılığına karşın, ağlama dilinden anlaşılmamasının diğerlerini bağımlı duruma getirdiğini de görür. Büyüdükçe bağımlılığı azalmaya başlar. Önce yürümeyi öğrenir. Öğrenir ama yeterli değildir. Düşer, canı yanar ve annesini ister. Yani hala bağımlıdır. Sonra kelimeler gelir. En azından artık ağlama dışında bir dili vardır. O dili kullanarak istediklerini belirtir.Gittikçe tüm yetileri gelişir. Yürürken güvenli hale gelir. Düzgün konuşabilmektedir. Bırakılırsa kendi yemeğini yemeye, ayakkabısını bağlamaya, üstünü değiştirebilmeye başlar. Bunları yapabilmesi için ona izin verilmesi gerekir. Tüm bunları yapması yeterli değildir. Uzun bir süre daha, gittikçe azalmasına karşın bağımlı olmaya devam edecektir. Bir çocuğu yetiştirirken doğal olanı, bağımlılığını azaltıp, bir süre sonra bağımlılığın yerini bağlılığın almasıdır. Bunu gerçekleştirmek için adımları doğru atmak gerekir.
Bağımlı çocuk istemiyorsak nasıl davranmalıyız?
Bebek ilk adımlarını atarken güvensizdir. Her adımdan sonra, en güvendiği insanlara, anne babasına bakar. Onlar destekledikçe her adımda güveni artar. Düştüğü olur, eğer canı çok yanmamışsa, zarar görmemişse hemen ağlamaz. Yine güven kaynaklarının yüzünde arar doğruyu. Eğer onlar telaşlandıysa, "eyvah!ne oldu!"çığlıkları varsa, anne babanın yüzleri endişe, korku içindeyse yapacak birşey kalmamıştır; ağlamak ve korkmak dışında. Böylece, yürümenin ilk adımları, bağımlı bir çocuk olma yolundaki ilk adımlara dönüşür. Sıra yemek yemeye gelmiştir. Kaşığı tutabildiği andan itibaren yavaş yavaş ağzına götürmeyi öğrenir. Birazını döker, biraz oyun oynar ama yemek yemeyi öğrenir. Bunu yapabilmesi için de izin gereklidir. Doymayacağı, beslenemeyeceği endişesinde olan bir ailesi varsa kaşığı bir türlü ele geçiremez. Kaşığı alamayınca, ağzına götürmeyi, yemeyi öğrenemez. Becerileri geliştiği halde, çaresizdir, bağımlıdır.
Bu süreç böyle başlar ve sürer. Çocuklarımızın bizden akıl sorması hoşumuza gider. Onlar da hep sorarlar. Ama eğer her şeyi bizim bildiğimizi ve onun beceremeyeceğini öğretmişsek kendi başına birşey yapamaz hale gelir. Oyun oynamak yerine dizimizin dibindedir. Tuvalete bilegiderken bizi ister, bizimle gelir. Okula gitmek istemez çünkü biz olmayacağızdır. Ödevlerini yapamaz bize sorar. Çantasını hazırlayamaz, odasını toplayamaz, arkadaşlarıyla baş edemez. Hep bize ihtiyaç duyar. Meslek seçerken, eş seçerken, hepsini gururla yaparız.Sonra fark ederiz ki bizsiz hiçbirşey yapamıyor. Büyüdü ama ona hala biz bakmak zorundayız. O zamana kadar fark edip telaşlanmadıysak, yardım alıp sorunumuzu çözmediysek gerçekten telaşlanırız.Evet, aslında bu durum çocuktan çok bizim sorunumuz. Telaşlanırız, çünkü karşımızda kendine yetmeyen bağımlı bir büyük vardır. Gelecek kaygısı sarar bizi.Biz ölünce ne olacaktır? Zekası normal, fiziksel sorunu olmayan ama kendine yetemeyen, bağımlı bu erişkini kime teslim edeceğizdir? O zamana kadar izin vermediğimiz, öğretmediğimiz herşeyi yapmasını isteriz. Bağımlı erişkinlerin oluşturduğu toplumun, kendi kaderini tayindeki sıkıntılarından yakınır, ama bağımlı çocuklar yetiştirmeye devam ederiz. Aslında bize bağımlı olması hoşumuza gider. Oysa onun bu bağımlılık halini kullanacak tek yetkinin biz olmadığımızı, sırf böyle olduğu için onu pek çok tehlikenin beklediğini de unutmamak gerekir. Bağımlı yetişen çocuk, sigara, alkol, uyuşturucu, çete, tarikat, yasal olmayan yollar, onu kötü etkileyecek diğer kişilere de bağımlı olmaya hazırdır.
-------------------
Prof. Dr. Z.Bengi SEMERCİ "Birlikte Büyütelim" adlı kitabından bir alıntı.

No comments: