Tuesday, March 15, 2011

Üstüne vazife mi?

İnsanları çok seviyorum, yaşlısı genci, kızı erkeği, zengini fakiri, cahili alimi, güzeli çirkini ayırt etmeden her insanla birşeyler öğrenip alışverişte bulunuyorum. Ama insanlar, karşı taraf bazen sevilmemek için çaba harcıyor. Evet evet kendinden nefret edilmesi, ona sinir olunması ya da iletişimin kesilmesi için çaba harcıyor, belki de isteyerek yapıyor bilemiyorum ama ben bu tip insanları çevremden uzaklaştırmaya çalışıyorum yavaş yavaş.

Biz insanlar her konuda fikir yürütürüz, her konuda enerji harcar çözmeye çalışırız ama bu konular genellikle çözme gücümüzün olmadığı ya da üstümüze vazife olmayan konulardır. Tuttuğu futbol takımını şampiyon yapmaktan, ülkeyi kurtarmaya kadar ahkam keseriz, daha ailemizi yönetip doğru düzgün anne baba olamayız o ayrı...Hep üstümüze vazife olmayan konular için enerji harcar, "ben olsam şimdi çoktan çözmüştüm", "sallandıracaksın bir iki kişi bak görecekler", "böyle siyaset mi olur bana bıraksalar" deriz ama gidip oy kullanmayız. Üstümüze vazife olmayan konuları konuşmak kolaydır çünkü, atıp tutmak, yargılamak, akıl vermek dünyanın en kolay işidir çünkü eylem yoktur. Oysa ki iş, üstüne vazife olan işleri çözmeye gelince ortada kimse yoktur çünkü onun için çaba gerekir, eylem gerekir, kafa yormak ve düşünmek gerekir, elini taşın altına koymak gerekir. Kim yapacak bunları?


Nereden geldi bunlar aklıma, o kadar çok insan "ikinci çocuk düşünmüyor musun", "iki çocuk şart", "kardeş güzel şey","yap bir tane", "çocuğun için yapmalısın, onu tek mi bırakacaksın", "sonra pişman olursun" gibi laflar üretiyor ki bu ara ister istemez insan "acaba ben çok mu bencilim, onların aklı var düşünüyorlar hem de benim geleceğimi düşünüyorlar, ben salağım düşünemiyorum, çocuğuma kötülük mü ediyorum, illa düşünmem ya da yapmam gereken birşeyi atlıyor muyum" diye düşünmeden edemiyor. Ama ben kimseye "üçüncüyü düşünüyor musun", "niye iki çocuk yaptın, pişman olacaksın ileride çok yanlış yapmışsın", "tek çocuk şart, gerisi boş, sanki onlar ileride birbirine bakacak mı", "niye iki tane yaptın, sevgiyi, malı mülkü bölüşecek boşuna çocuk" demiyorum. Üstüme vazife değil çünkü, şimdi yaparım hiç yapmam sonra düşünürüm....bunlar benim bileceğim işler, herkes niye işine bakmaz, üstelik dozu şaşırıp bu konuda kızıma baskı yapanlar var..."Anneyi zehirleyemedik bari çocuğu zehirleyelim" bana böyle geliyor, bu insanları negatif hatta bir arkadaşımın deyimiyle "negatiften beslenenenler" olarak görüyorum malesef, hatta bazen onların, yaptıklarından memnuniyetsiz olup başkalarını da yapmaya zorlayarak "ben çektim, çekiyorum onlar da çeksin" bakış açısında gördüğüm bile oluyor.


Sözüm, beraber paylaştığımız fikir alışverişinde bulunduğumuz ve düzeyli konuştuğumuz sevgili anne arkadaşlarımdan dışarı tabi.


Her insan kapısının önünü süpürse heryer tertemiz olur düşüncesiyle, her insan kendi sorunlarını çözmeye çalışsa başkasınınkine kafa yorup, yorulmasa iyi olmaz mı?

2 comments:

Anonymous said...

Türk insanı kendini başkalarının özel hayatlarına kadar girmeyi kendilerine tanınmış doğal bir hak gibi görüyor işten ayrıldım diyorsun ne kadar tazminat aldın diye soruyor, oğlum 7 yaşında diyodrsun bir tane daha yok mu? Ne yazık ki ben bunu kültürsüz boş beyinli olduğumuza yoruyorum ve çok sinirleniyorum. Sevgiler Zerrin

Gokyuzu99 said...

Kuzenciğim, ne güzel demişsin... Bana bu yazımı hatırlattın:
http://gokyuzu99.blogspot.com/2010/08/evlilik-ve-dogumlar-ya-da-nedir-bu.html
"Bak şekerim, 1 çocuk hiç çocuk." der ve sözlerimi burada bitiririm...