Bir tuhafım bugünlerde aslında çok uzun zamandır...Okullar açılacağına yakın başladı bu tuhaflık hissi ben de. Kızım artık ilkokula başlayacak, evden sabah çıkacak akşam gelecek, ben çalışmadığım günlerde onsuz olacağım koca evde, sessiz evde. Gitmese mi, okumasa mı, biz hiç ayrılmasak mı. Tabi ki sonunda o gün geldi çattı ve okullar açıldı. Benim minik bebeğim, prensesim, birtanem herkes gibi okula başladı ve hayata adım attı. Kalabalık, insanlar, çocuklar, koşanlar, ağlayanlar...Önce çok şaşırdı, o saatlerde Barbie bebekleriyle oynar, sonra Winx seyreder ve kafasına göre takılırdı. Sınıfta sırasında esnedi durdu....Büyümüştü ama, herşeye herkese rağmen dimdik, mutlu görünüyordu en azından, her zamanki gibi bizi hiç üzmedi. Sıraya girip törene katıldı, alkışladı, İstiklal Marşını söyledi ve artık bir yetişkin olduğunu gösterdi bize. Oysa ben çocuk olmuştum o anda, ağlamak, tepinmek kızımı okula bırakmamak istiyordum. Onu o kalabalığa bırakınca sahipsiz, savunmasız kalacağını düşünüyordum bunun için de herşeye herkese öfkeliydim. Hala da alışamadım, öfkem azalsa da bir hesaplaşma var içim de. Benim kızım o, benim prensesim, bugün okulda kolunun üstüne düşmüşler, kanamış....Ama niye düşüyorlar, niye kızıma zarar veriyorlar...Niye böyle hissediyorum....Alışacak mıyım...Kızım kadar yetişkin olmak istiyorum.
2 comments:
Hadi hayırlı olsun... Miniklerin alışması kolay da, anneler için daha bir zor sanırım... Darısı başımıza...
Şimdi seni çok iyi anlıyorum: 'onu kalabalığa bırakınca sahipsiz, savunmasız kalacağını düşünmek..' Ayrılmak çok zor minik prenseslerden...
Post a Comment