Kırkpınar, Sapanca Gölünün kıyısında, bizim evimize 5 dakika uzaklıkta, tamamen yeşil, şirin evlerle kaplı bir belde.Tarihi İpek Yolunun Kırkpınar'ın ortasından geçtiği, şu anda Bağdat caddesi olarak anılan mekanda şirin cafeler, son derece estetik evler, bisiklet ve yürüyüş yolu, dondurmacılar mevcut. Bizim her zaman gözleme ve çiğ börek yediğimiz Fitos bu kır kafelerinden sadece biri. Evimiz gibi oldu adeta.
Kırkpınar bugünlerde çok canlı, sebebi de bu yıl ikincisi düzenlenen el sanatları festivaline ev sahipliği yapması. Becerikli hanımların yaptığı çeşit çeşit el sanatları örnekleri karşısısında benim ağzım açık kaldı. Hünerlerini paraya dönüştürmeleri de ayrıca takdire şayan. Ahşap boyama ürünleri, takılar, taçlar, kıyafetler, çeşit çeşit pasta börekler, rengarenk boncuklardan yapılmış kutular, aklınıza gelen her şey var. Tabi Duru ile gidince biz toka ve takı stantlarından ayrılamadık. Yemyeşil ormanın ve Sapanca Gölünün arasında kurulmuş olan Kırkpınar'a yakışır bir şekilde organize edilen festival 3-4 Temmuzda da gezilebilir.
Kırkpınar bugünlerde çok canlı, sebebi de bu yıl ikincisi düzenlenen el sanatları festivaline ev sahipliği yapması. Becerikli hanımların yaptığı çeşit çeşit el sanatları örnekleri karşısısında benim ağzım açık kaldı. Hünerlerini paraya dönüştürmeleri de ayrıca takdire şayan. Ahşap boyama ürünleri, takılar, taçlar, kıyafetler, çeşit çeşit pasta börekler, rengarenk boncuklardan yapılmış kutular, aklınıza gelen her şey var. Tabi Duru ile gidince biz toka ve takı stantlarından ayrılamadık. Yemyeşil ormanın ve Sapanca Gölünün arasında kurulmuş olan Kırkpınar'a yakışır bir şekilde organize edilen festival 3-4 Temmuzda da gezilebilir.
No comments:
Post a Comment