Wednesday, August 06, 2008

İŞTE HAYAT

Yaz oldu mu işte böyle, ara veriliyor herşeye. Kışın sakin, rutin yaşamı yerine yaz daha hareketli, renkli, canlı geçer bizde. Hele bir de bu yazın çoğu Sapanca’da geçince ikiye bölündük resmen. Biz bu kadar hareketliyken maalesef ülkemizde de hareketli günler yaşanıyor. Üstelik bu hareketlilik keyif veren, insanı canlandıran cinsten de değil. Güngören’deki bombalama olayıyla başlayan hafta, Konya da bir kuran kursunun yıkılması ve 18 küçücük çocuğun ölümü ve yanan Toroslar... Hepsinde de suçlular birbirinden az ya da çok mu suçlu? Hepsi göz göre göre insanların canına kasıt, hepsi bir canilik, hepsinde bir insanlık dışı muamele…
Malum deniz mevsimi, bilinçsiz insanlar... yüzme bilmeden açılmak ve sonunda boğulmalar, üstelik yanında birkaç kişiyi de sürüklemek.

Ve Suna Pekuysal ve Osman Yağmurdereli. Üretken, son nefesine kadar çalışan, hafızalarda hep güzel kalacak insanlar.


Ne diyor Erol Evgin şarkısında; işte hayat böyle de sürüp gidiyor, işte hayat sensiz de yaşanıyor...Hayat devam ediyor işte, hayat göçüp gidenler olmadan da devam ediyor ve yaşanıyor. Bizim hayatımız da devam ediyor ve yeni bir canlı var hayatımızda artık...PAMUK...Kendisi evimizin yeni ferdi, bembeyaz pamuk gibi bir köpek. 29 Mayıs 2008 İzmit Pasteur Köpek Eğitim Merkezi doğumlu olup henüz iki ayı bir kaç gün geçmiş durumda bir erkek Golden. Bu kadar mı alışılır bu kadar mı sevilir bir köpek, hele ki hayvanlardan bu kadar korkan ben. Evimize neşe getirdi, sanki kalabalık bir aile olduk o da gelince.


İşte bazen minicik bir köpek, bazen bir çiçek, bazen bir bardak taze demlenmiş çay mutlu etmeye yetiyor insanı. Bazen de 18 kişinin canını almak hala yetmiyor insana . Tuhaf insanoğlu hakikaten tuhaf.

1 comment:

Anonymous said...

Merhaba sevgili Banu, "ayıraç" değil ayraç biçiminde yazılır... küçük bir katkı, ve sevgiler)

ayhan