Bu sabah çok hasta kalktımmmmmmmmm. Grip beni de yakalamıştı ama günlerdir bu sabahı bekliyordum. Erkan ilk defa bir cumartesi evdeydi ve Duru'yu ona bırakıp mutlaka oraya gitmeliydim hem de erkenden. Yoksa herşey tükenir. Şişli'de olması önemli değil, atladım arabaya çıktım yola. O da ne sabahım köründe yine mi trafik....Boğaz Köprüsü sisten görünmüyor. Offf bana mal kalmayacak saat neredeyse dokuz buçuk oluyor ve hala trafikteyim. Burnumu çeke çeke, hapşura hapşura....İşte geçtim köprüyü, bekle beni geliyorummmmmmmm. Ve geldimmm


Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği’nin öncülüğünde kurulan pazara Şişli Belediyesi de çok güzel bir yer vermiş. Arabanızı park edip tertemiz bir ortamda alışveriş yapıyorsu

Ekolojik tarımda insan sağlığına ve doğaya zarar vermeyecek yöntemler uygulanıyor. Örneğin sofranıza bir domates geliyor, o domates sizi zehirlemiyor ama yetiştirilirken toprak ve su kirlenmiş ya da yetiştiren insanlar zehirlenmiş olabiliyor. Ya da ürün temiz yetişse de zehirli bir maddeyle beraber aynı kamyonda taşınabiliyor. Onu sofraya koyduğunuzda siz de zehirlenebiliyorsunuz. Bu yüzden ekolojik tarımda her şey tarlaya tohum atılmadan önce başlıyor. Üretirken, paketlerken, taşırken, depolarken ekolojik tarımın kurallarına uymak gerekiyor.

Bu pazar sayesinde artık organik ürünleri çok yüksek fiyatlara satan marketlere mecbur kalmayacağım. Fırsatını bulduğum her cumartesi erkenden pazardayım, saat 9:00 -19:00 arası açıkmış ama eminim ki saat 11:00 de birşey kalmıyordur.
No comments:
Post a Comment