Tuesday, January 26, 2010

BEMBEYAZ ÖRTÜYLE KAPLANDI ŞEHİR

Uzun yıllar önce, daha ortaokuldaydım sanırım. Çok karlı geçerdi kışlar, İstanbul'da. Bir yağdı mı bir ay kalkmazdı ve neredeyse okullar sürekli tatil olurdu. O tatil zamanları benim için ayrı bir mutluluktu çünkü annem de evde olurdu. Öğretmen olan annem o zaman bir de idarecilik yaptığından sürekli evde bizimle olamazdı ve bu kar tatilleri hepimiz için bir fırsat olurdu. Tabi çok fazla eğlence yoktu bahsettiğim yıllarda.Televizyonda bile belli saatlerde renkli yayın yapılırdı. Tabi tatil olunca çocuk programlarına ağırlık verilirdi. Bu saatleri kaçırmaz televizyon izledikten sonra dışarı kar topu oynamaya çıkardık. Lojmanda geçen çocukluğumuza dair hatırladığım en güzel şeylerden biri de koskocaman bahçeler, parklar ve meyve ağaçlarıydı. Kızakla kayar, kardan adam yapar doya doya yaşardık. Bir de beş çayına giderdik bu kar tatillerinde annemle. Kime gidelim diye sabahtan program yaptırırdım anneme, içimde kalıyordu ya normal günlerde annemle gidemediğim beş çayları. Çcukluğumda kar tatilleri vardı işte böyle.

Kendi çocuğumla da bu kar tatilleri gibi olmasa da keyifli zaman geçirmeye çalışıyoruz bembeyaz örtüyle kaplanmış şehrimizde, bu ara. Dışarı çıkıp bulabildiğimiz daracık parklarda kardan adam yapmaya çalışıyoruz, dvd izliyoruz, ev oyunları oynayıp dans ediyoruz.Sanki yapacak çok şey var mış gibi geliyor ama yıllar geçtikçe zevkler azalmış mı ne. Ya da kar eskisi gibi değil ya da biz eski biz değiliz, ya da şehir eskisi gibi değil. Ne değil bilmiyorum ama eski karlar başkaydı ya da eski çocukluklar.

No comments: