Tuesday, May 09, 2006

BİR KAHVENİN BİN YIL HATIRI VARMIŞ

"Gönül ne kahve ister ne kahvehane, gönül muhabbet ister kahve bahane."
Ne güzel ne anlamlı bir söz. Erkan içmese – o da kırk yılda bir hafta sonları – eve türk kahvesi alacağım bile yok. Annemlerin öyle yemek sonrası kahve içme adeti hiç yoktu, babamı daha bir kere kahve içerken görmedim. Bundan dolayı olsa gerek, benim de aram hiç iyi olmadı kahveyle. Ama fal baktırmayı da çok sevdiğimden hep yarım olarak içmeyi tercih ettim ya da başkasına içirip kendi niyetime kapattırdım. Gelgelelim ta ki Nurgül işyerimizde işe başlayana kadar. Herkese kahve yapıp getiriyor ve içenlerin de suratlarındaki o zevkten dört köşe olmuş hal yok mu…. Ben de onları görünce heves ettim ve Nurgül den orta şekerli bir kahve de ben istedim. Aman allahım bir kahve pişiriyor tam istediğim gibi, bol köpüklü, telvesi bol ve ne acı ne tatlı hafif bir bitter çikolata tadında. Her öğlen yemek sonrası işte yanda fotoğrafını gördüğünüz bu sahne işyerinde masamda tekrarlanıyor.

Soldaki fotoğraf da 29 Ekim 2004 'de Erkan'la gittiğimiz Safranbolu gezisinde bir kahvehanede bize sunulan kahve şekli. Çok hoş değil mi?
Kahve ve kahve kültürü dünyaya Türkiye'den yayılıyormuş. Türkiye'de ilk kahvehane İstanbul'da, İstanbul'da da Tahtakale'de açılıyor. Bu ilk kahvehane, tanınmış kişilerin ve bilginlerin buluşma, sohbet noktaları oluyor. Tıpkı bugünün cafe'leri gibi. Memleketin ileri gelenleri ve makam sahipleri kahvehaneden çıkmaz oluyorlar. Tiryakiler burada içilen kahvelere "Kara İnci" adını veriyorlarmış.Türk Kahvesi, tadı ağızda en uzun süre kalan kahve türü imiş. Tüm yönleriyle, sağlık koşullarına en uygun kahve. Türk Kahvesinin, Türkiye'de yetişmeyen "Arabica" türü, yüksek kaliteli çekirdeklerden üretilirmiş. "Türk kahvesi" denilmesinin nedeni ise aslında bir pişirme yöntemiymiş. O mükemmel tadı koruyabilmesi için, kavrulduktan hemen sonra tüketilmeli ya da aromasını koruyacak şekilde paketlenmeli diyorlar.Pişirilip servis edilen Türk Kahvesinin tortusu, fincanın dibinde kalır, buna telve ismi verilir. Bu da sağlıklı oluşunun bir göstergesi. Ayrıca Türk Kahvesine özgü fal geleneğinin doğmasının da nedeni.Türk Kahvesini ilk kez kavurup öğüterek Türk toplumuna sunan Kurukahveci Mehmet Efendi.
( Bu bilgiler
http://www.bigglook.com/ dan alınmıştır.)

No comments: